ODTÜ KKK’ye Yeniden Başlasam Neyi Farklı Yapardım?
Herkese selamlar! Normalde kimse iplemez başkalarının tecrübelerini ya da çıkardıkları dersleri biliyorum. Ama inanın ki bu yazımda değineceğim konular, sizin akademik hayatınızdan tutun da mental sağlığınıza kadar etki edebilir. Nasıl bu kadar iddialı konuşuyorum derseniz, vallahi gördüm! Ne öğrenciler gördüm akademik hayatı yok, ne akademik hayatlar gördüm sahipleri yok -mecazen yani. Umarım yeniden başlasam neleri farklı yapacağımı anlattığım bu yazım, keyifli bir okuma seansı olur sizin için.
Hiç mi başlamayalım yani?
Daha önce çok duyduÄŸum ve bence en önemli nokta olan kısım, Kıbrıs’ta bir üniversiteye baÅŸlamak ya da baÅŸlamamak… Åžimdi tabii ki kimse bilemiyor gelmeden önce. Ama geldikten sonra kendini kötü hissediyorsan, piÅŸman hissediyorsan ve “Bu sanırım hep böyle kalacak!” diyebilecek kadar hatırı sayılır bir vakit geçirdiysen bu ilginç adada; farklı seçeneklerini deÄŸerlendirmeye baÅŸlayabilirsin. Burası; artık çok geç kaldığını düşünüp, her gün istemediÄŸi bir yerde uyanan, sıkışıp kalmış ruhlarla dolu.
Ne demek bölümünü sevmiyorsun?
Seçimlerimiz. Seçimlerimiz mi? Hepimiz biliyoruz ki aslında biz sadece önümüzdekilerden seçiyoruz, kendi seçeneklerimizi yaratmıyoruz. Kimi zaman bu seçenekler biraz tatsız olabiliyor ve biz içlerinden en iyisini seçmek zorunda kalıyoruz -kendi irademizle ya da başkalarının baskılarıyla. Diplomasını alacağınız bölüm sizin üniversite hayatınıza başlama sebebiniz ve illaki sizin üniversite yaşantınızı şekillendirecek, hatta geri kalan hayatınızı. Düşünsenize; her gün yeni bir mücadele veriyorsunuz ama bu verdiğiniz mücadele, tamamen sevmediğiniz- belki de zamanla nefret etmeye başladığınız- bir diploma uğruna. Tanıştığım her bölümünden haz etmeyen insan, burada sürekli ama SÜREKLİ zorlanıyor. Çünkü burası şehir hayatının dikkat dağıtıcılarından biraz daha uzakta, ve akademi günlük hayatın büyük bir kısmını oluşturuyor.
Hazırız kaptan
Hazırlıkta tanıştığın insanlar hem çok önemli, bir o kadar da önemsiz. Hatta bazıları baya gereksiz. Tabii bunu o insanı tanımadan bilemiyorsun. O yüzden elden geldiği kadar yeni insan tanıyıp, eleyerek bir arkadaş grubu oluşturmak kesinlikle yapılması gereken bir şey. Yeni insanları tanıma sürecinize mutlaka ve mutlaka yabancı insanları da katın. Bu güzel insanlar size farklı kültürleri tanıtacaklar, alıştıklarınızın dışında kalanları görmenize yardımcı olacaklar ve sizin ihtiyacınız olan İngilizce konuşma pratiği fırsatınız olacaklar. İngilizcenin önemini çok anlatmama gerek yok -genel olarak yani- ama bölüme gelmeden konuşma bariyerinizi aşmak çok önemli. Bu, hem size öğrenmede fayda sağlayacak hem de bildiklerinizi ifade etmede. Nerden bildiğimi sormayın.
1 mi, 2 mi, 3 mü?
Okula yeni başlayanların kaçınılmaz kaderi; artık büyüdüğünüzü ve rahat bölgenizden ayrıldığınızı tam olarak hissettiğiniz yer, hiç tanımadığınız insanların hayatlarının en orta yerine düştüğünüz kısım, yurt yaşamı. Şimdi tecrübe oldu falan filan da gerçekten yeniden başlasam okula, katiyen yurtta kalmazdım. Hiç tanımadığım insanların içinde olmak istemiyorum ben -bana götürüsünden çok getirisi oldu orası ayrı. Yabancı öğrencilerle kalma talebinde bulunabilirsiniz. Bu, hem size çokça İngilizce pratik hem de farklı kültürleri tatma -gerçek anlamında kullandım bu sefer- imkanları sunacak. Tabii ki riskli bir durum çünkü belki de hiç hazır olmadığınız ve belki de asla hazır olamayacağınız durumlara maruz kalacaksınız.
Çaylaklık dönemi, bölümdeki ilk dönem
Yeniden başlayacak olsanız en çok değiştirmek istedikleriniz burada olacaktır sizin de. Bu nasıl bir vurdumduymazlık, nasıl bir eğlence anlayışı; hiçbir fikrim yok bu dönemde neler olduğuyla ilgili. Bu dönem, hazırlık rahatlığının bittiği ama sizin daha bittiğini bilmediğiniz dönem. Akademik hayatla sosyal hayat dengesini en kısa sürede bulmalı bir öğrenci, çünkü ikinci döneme geçince anlaşılıyor ki baştan bozuk olunca toparlaması gerçekten zorlaşıyor ve fedakarlık yapman gerekiyor -ki bazen daha da zorlaştırıyor durumları. Bu dönem öğrendiğim ve herkesin bilmesini istediğim bir sır var -başarının sırrı bile diyebiliriz. Derslere gitmek. Eskiden, devam zorunluluğu olmayan hiçbir dersime gitmezdim ve hep o derslerde zorluk yaşadım hayatım boyunca. Yeniden başlasam okula, elimden geldiğince her derse giderdim çünkü artık biliyorum ki, başarının sırrı bu.
Başarının sırrı 2
Geç yaptığım ama yaptıktan sonra beni hep iki adım öne taşıyan sır, başarının ikinci sırrı şudur ki; telefonunuzun mail uygulamasında okul hesabınızı açmanız. Ah, o e-postalar ne önemliymiş hocadan gelen ah. Gerçekten abartmıyorum. Size, sizi sürekli öğrenci hissettirecek ve bu hayatı seçmiş olmanın getirdiği sorumluluklarınızı hatırlatacak o yegane şey, işte bu.
Akıllıca çalışmak mı, sıkı çalışmak mı?
Okulun başlarında o kadar fazla zaman kaybetmişim ki bana uymayan bir ders çalışma stiline uymak için, dudağınız uçuklar. Hep sıkı çalışmanın seni bir yerlere getirdiğini düşünüyordum eskiden -işe yaradı diyebilirim- ama kaybettiğim zamanı düşündükçe biraz acıyorum kendime. Bir yerde fark ettim ki benim kendi çalışma stilimi oluşturmam ya da bir çalışma stilini kendime uyarlamam gerekiyor. Çünkü bunu yapmadığımız vakit, hem değerli zamanımızı harcıyoruz hem de verimliliğimizi düşürüyoruz -ki bu daha çok zaman kaybı demek. O yüzden yeniden başlasam ilk yapacağım şeylerden biri, kesinlikle kendi rahat olduğum çalışma yöntemini bulmak olurdu.
Ben bugün evciyim
Cümlesindeki benimseyeceÄŸiniz yuvayı bulmayı yani eve çıkmayı düşünüyorsanız, erkenden çalışmalara baÅŸlamanız gerekiyor -bana hep demiÅŸlerdi de hiç umursamamıştım. MeÄŸerse, gerçekten güzel evler bitiyormuÅŸ hatta çirkini de bitiyormuÅŸ. Geç kaldığınız takdirde -eÄŸer çok ÅŸanslı deÄŸilseniz, o köydeki bir avuç güzelim evin hepsine anca misafir olarak gidersiniz. Ben geç kaldım ve Güzelyurt’ta eve çıktım. Aman o nasıl sancılı bir zamandı. Ä°kinci dönem evden çıktım ve göçebe bir hayat yaÅŸadım -ilk dönemimden çok daha üst düzey bir hayattı.
Hep köy hep köy
Uzaklaşmamız, farklı yerler görmemiz, adanın güzelliklerini yaşamamız lazım. İnsanın arada bir köy-kampus döngüsünden kaçması gerekiyor. İçimiz şişti, hep aynı hep aynı. Adada yapılabilecek o kadar güzel aktiviteler var ki -nasıl abartıyorum ama. Şaka bir yana, adada çeşitli tecrübeler deneyimleyebilirsiniz -bunları burada anlatmaya kalksam bu yazı uzadıkça uzar. O yüzden size siteyi keşfetmenizi önerebilirim. Keşke köyde takılmak yerine bana sunulan aktivitelere daha çok zaman ayırsaydım ya da kendim aktivite planlasaydım.
Sonsöz (benim için önemli, sizi bilmem)
Buraya kadar geldiyseniz tebrik ederim, ayrıca teşekkür ederim. Bu yazıda; hem kendi yaptığım, hem gözlemlediğim, hem de duyduğum hatalardan bahsetmeye çalıştım ki çoğunu daha da detaylandırmak isterdim. Ve tabii ki daha fazla konuya değinmek. Mesela, kafanıza uygun berber bulmak, elektrikli battaniye ihtiyacı ve daha neler neler. Ben yaşadım, öğrendim ve elimden geldiğince aktarmaya çalıştım size. Tonumu ne kadar ayarlamaya çalışsam da yazdıklarım tavsiye gibi gözüktüğü için sıkıcı gelmiş olabilir. Ama hiçbiri tavsiye niteliğinde değildir -ben sadece paylaşmak istedim. Umarım hatırladığınızda sizi gülümseten bol bol tecrübe yaşarsınız.