Göksel AKKAYA
Göksel Akkaya
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık – 2016 Mezunu
Herkese merhaba,
Bu yazımda Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümü mezunu Göksel Akkaya ile röportajımı sizinle paylaÅŸacağım. Göksel Akkaya’ya zaman ayırdığı ve yardımcı olduÄŸu için çok teÅŸekkür ederim. Keyifli okumalar diliyorum.
1- Öncelikle kendinden bahseder misin?
Ben Göksel Akkaya, 25 yaşında ve aslen Tekirdağ’lıyım. 2016 yılının bahar dönemi sonunda, ODTÜ KKK Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünden mezun oldum. Mezun olduktan sonra zaman kaybetmeden Marmara Üniversitesi’nde Management and Organization tezsiz yüksek lisansına başladım. Buradaki amacım da işletme ve yönetim alanlarında bilgi sahibi olmak ve gelecekte ortaya çıkabilecek iş pozisyonları için meşruluk sağlamaktı. Şu an Eurocross Turkey isimli bir sigorta-asistanlık firmasında çalışıyorum, ancak belirtmek istiyorum ki bu işin aldığım eğitimlerle alakalı herhangi bir noktası bulunmamaktadır. Yeni mezunların iş bulmasının oldukça zor olduğunu deneyimlediğim için, kişisel harcamalarımı ve okul masraflarını karşılamak adına bu işi kısa süreliğine kabul ettim. En azından ODTÜ’de öğrenmiş olduğum İngilizcenin de bu işe alınmamda payı olduğunu inkar edemem.
2- ODTÜ KKK’dan mezun olmak sana neler kazandırdı?
Öncelikle bu konuda benim samimi cevaplarım olacak. ODTÜ’lü olmanın gerçekten bir ayrıcalık olduÄŸunu mezun olduktan sonra kolayca anlayabiliyorsunuz. EÄŸer bir de baÅŸka bir üniversitede eÄŸitim almaya (yüksek lisans vb.) baÅŸladıysanız, bunu daha ciddi bir biçimde idrak edebiliyorsunuz. Mesela, ODTÜ her anlamda ciddiyet isteyen bir okuldur ve bunu Kuzey Kıbrıs Kampusu’nda da kolayca görebilirsiniz. Okula gelmeden önce kesinlikle düzensiz ve çalışma alışkanlığı olmayan bir öğrenci olduÄŸumu göz önünde bulundurursak, 5. yılın sonunda okuldan mezun olurken ciddi bir çalışma alışkanlığı kazandığımı, her anlamda daha düzenli ve organize olabildiÄŸimi fark ettim.
Üniversiteye başladığım günden beri çok ciddi değişimler gösterdiğime inanıyorum ve bunun da kesinlikle ve kesinlikle yanlış olduğunu düşünmüyorum. Fikirleri ciddi derecede tutucu bir insandım ve bunu söylemekten de çekinmiyorum. Bunun yanı sıra dünya üzerinde yaşayan herkese ve her şeye karşı tutucu görüşlerim vardı ve bunları kırmaya da çalışmıyordum. Sorgulamadan inanmak kolay geldiği için düşünmekten kaçtığım uzun yıllar oldu. Hem ODTÜ’nün eğitim sisteminin ayrılmaz bir parçası olan araştırmacılık ve diğer insan veya yazarların haklarına gösterilmesi gereken saygı, hem de okulda edindiğim arkadaşlıkların benim kişisel gelişimime gerçek bir katkı sağladığını söylemek zorundayım. Artık daha bilinçli, olaylara farklı açılardan bakmayı öğrenmiş ve sorgulayan bir insan olarak ifade edebiliyorum kendimi. Elbette rehberlik ve psikolojik danışmanlık konularında da bir çok tartışmanın içerisinde buluyorum kendimi. Bu tartışmalar sonrasında, eğitiminizi gerçekten en iyi okullardan birinde aldığınızı hissetmek, bunu düşünebilmek bile gerçekten eşsiz bir duygu. Ancak ODTÜ mezunuysanız, öğrenmenin ve kendinizi geliştirmenin de hiçbir zaman sonunun olmadığını asla aklınızdan çıkaramıyorsunuz. İnsanlarla ilişkiler kurmanız gereken bir meslek tercih ettiyseniz eğer, kendinizi geliştirmenizin ve hayat boyu yeni şeyler öğrenmeye açık olmanın ne denli önemli olduğunu asla göz ardı etmemeniz de gerekiyor zaten. İngilizce hakkında herhangi bir şey söylemeye gerek duymuyorum çünkü mezun olduktan sonra sahip olduğunuz o yeterliliği sadece siz değil, çevrenizde başka okullarda ve iş hayatında tanıştığınız insanlar da kolaylıkla görebiliyor.
3- İşe girme ve yüksek lisansa kabul alma süreçlerinden bahseder misin?
İş başvurularımı internet üzerinden ve elden CV gönderme yollarıyla yaptım. Ancak eğer internetten başvuru yapacaksanız, CV’nizi kesinlikle İngilizce hazırlamanızı tavsiye ederim. Ancak yine de tecrübem olmadığı için, ciddi sayıda bir görüşmeye çağrılmadım. Şu an çalıştığım iş yerine mülakata giderken, bölümümle alakalı bir şeyler yapmayacağımı biliyordum, ancak aktif İngilizce kullanabilecek ve maddi kazanç sağlayabilecektim. İngilizce yeterlilik sınavını ve Türkçe-İngilizce mülakatları geçtim, ancak yine de 10 gün kadar bir süre beklemem gerekti kesin cevap alabilmek için. Yine de en güçlü adaylardan biri olduğumu biliyordum çünkü bekleme süresince bir kaç defa telefonla aranıp başka bir iş için ilerleme kaydedip kaydetmediğim soruluyordu. Ancak, psikolojik danışman olarak başvurduğum ilanların çoğundan ciddi tecrübe beklentileri ile geri çevrildim, bunların arasında en az 5 yıl tecrübe ve 1000’den fazla saat supervisor gözetiminde danışma yapmış olma kriterleri bulunanlar da oldu. Eğer bu blogdaki yazıları okuma amacınız, bu bölümü ve bu okulu tercih etmeniz konusunda size fikir verecekse; bence karşılaştığım kolaylıkları, kazanımlarımı vb. görebildiğiniz gibi, karşıma çıkan zorlukların da farkında olmanız gerekiyor. Ancak yine de, ODTÜ’nün eğitiminden hiçbir zaman şüphem olmadığını ve bu konuda da zaten tarafıma olumsuz bir geri dönüş olmadığını eklemem gerekiyor.
Tezsiz yüksek lisanslara kabul tezliler kadar zor değil. ALES gibi sınavlar gerekmiyor. Ancak İngilizce bölümleri tercih ettiğim için yabancı dil yeterlilik sınavlarına girdim. Ayrıca farklı okulların, okumak istediğiniz bölüm hakkında hazırladıkları sınavlar da mevcut ki bu da aslında farklı bölümlerden gelenler için ciddi bir sıkıntı olabiliyor. Yine de sınavlar ve mülakatların çok ciddi zorlukları olduğunu düşünmüyorum. İngilizce mülakat benim genellikle kendime en güvendiğim kısım olduğu için, ben sınavdan kaybetmiş olduğum puanları mülakatta telafi ettiğimi düşünüyorum.
4- Bu süreçte mezun olduğun not ortalamasının katkısı oldu mu?
Ben 2,95 ortalamayla mezun oldum, yani honor statüsünün çok az farkla altındayım. Ancak ortalamamın düşük veya yüksek olduğu konusunda bir durumla henüz karşılaşmadım ki tezsiz yüksek lisanların de genellikle ortalama aramadıklarını buraya not düşüyorum.
5- İş hayatında ve bulunduğun üniversitede karşılaştığın zorluklardan veya sana ilginç gelen olaylardan bahsedebilir misin?
Şu an alışmaya çalıştığım şey, iş hayatının ya da plaza hayatının üniversite hayatından çok farklı oluşu. Mesela, eğer canınız istemiyorsa dersi kolayca ekebiliyorsunuz. Zaten ders saatleri de genelde çok fazla olmadığı için günün büyük çoğunluğu size kalabiliyor. Ancak şu an, sabahın erken saatlerinde kalkıp işe gidip, 6’da işten çıktığım için üniversite hayatındaki esnekliği özlüyorum ve her şeyin belirli bir düzen içinde olması, her şey için zaman ve kısıtlamalar bulunması da. Bunlar şimdiden beni ne istediğim konusunda düşünmeye ve beklentilerimi gözden geçirmeye itiyor. Bu şartlarda çalışmanın insan üzerinde yaratmış olduğu etki de zaman zaman gerilmeler ve benzeri problemler olarak ortaya çıkabiliyor. Ancak bir şeyi garipsemekten de kendimi alamıyorum; insanların yaptığı iş ne kadar kısıtlı ve basit olursa olsun, insanlar bunu oldukça büyütebiliyor ve bundan başka hiçbir şeyi düşünmek istemiyorlar. Ben açıkçası, mutluluğun kendimi geliştirmeme olanak sağlayan bir işte olduğunu düşünüyorum ve planlamalarımı da bu yönde yapmaya çabalıyorum.
Şu an okuduğum üniversitede kesinlikle bir düzen olduğunu düşünmüyorum bir çok anlamda. Hangi kampüste ders göreceğimi öğrenmem bile aylarımı aldı ve bu İstanbul’a yerleşirken ciddi sıkıntılar çekmeme neden oldu. Dikkatimi çeken bir diğer unsur ise; ODTÜ’deyken derslerde verilen bilgiler çoğunlukla bilimsel verilerle veya kaynaklarla desteklenirken, bu okulda ise kesinlikle bu özelliği bulamayışım. Doğruluğunu sorguladığınız bilgileri almak, aldığınız eğitimi de sorgulamanıza neden olabiliyor.
Ancak merak etmeyin, iyi yönleri de var. Derslerin neredeyse yarısı iptal oluyor ve siz de devamsızlık hakkınızı kullanarak sağladığınız desteklerle, dönemi kolaylıkla bitirebiliyorsunuz. Ayrıca ödevlerinizin, projelerinizin vs. plagiarism değerlendirmesine alınmadığını da söylemek istiyorum. Bu yüzden de ödev yapma süreniz, Wikipedia gibi sitelerdeki bilgileri ne kadar hızlı kağıda geçirebildiğinizle doğru orantılı olarak değişebiliyor.
Yine de eğer hala ODTÜ’de okuyorsanız, sağınızda ve solunuzdaki insanlara iyi bakın ve onlara tutunun. Emin olun, mezun olduktan sonra onlar gibilerini bulmak oldukça zor olacak.
6- Bulunduğun sektörle ve yüksek lisans için seçtiğin alanla ilgili, bu alanlara yönelmek isteyen öğrenciler için ne söylemek istersin?
Eğer sigortacılık sektöründe çalışacaksanız, ODTÜ’de okuyup da kendinizi boşuna zorlamayın. Kolaylıkla mezun olabileceğiniz okullar mevcut, daha çok boş vaktiniz olur, biraz da siz çabalayıp İngilizcenizi geliştirirsiniz. Ama eğer psikolojik danışmanlık yapacaksanız, o zaman doğru yerde olduğunuz veya olacağınız düşüncesine sahibim. Aynı bölümde ancak farklı üniversitelerde okumuş insanlarla tanıştığınızda; sizin aslında rutininiz olan araştırmaların, ödevlerin, projelerin ve uygulamaların asla yapılmadığını kolaylıkla anlayabiliyorsunuz.
Eğer fırsat ve imkanınız varsa, eğitiminizi yurt dışında almanın size ciddi kazanımlar sağlayacağını düşünüyorum.
7- Okul hayatında düşündüğün kariyer planlarına sadık mı ilerliyorsun yoksa tamamen farklı alanlara mı yöneldin?
Şu an farklı bir sektörde çalışıyor olmam, kariyer planımdan uzaklaştığım anlamına kesinlikle gelmiyor. 1 yıllık planlamama sadık ilerlediğim için herhangi bir sıkıntı yaşadığımı düşünmüyorum şu an için. Çeşitli fırsatlar yaratmak her zaman sizin elinizde ve ben de kendime farklı alanlarda da bilgi sahibi olarak bambaşka fırsatlar yaratmak istiyorum. Önemli olan vizyon sahibi olabilmek. Bunu ne kadar başarabildiğim tabii ki sorgulanabilir, ancak ben elimden geleni yapmayı ve günün birinde bir fark yaratabilmeyi arzuluyorum.
8- Tekrar mezun olduğun güne geri dönsen, kariyerin için neyi/neleri farklı yapardın?
Sanırım farklı bir üniversitede ve farklı bir şehirde yüksek lisansımı yapmayı düşünebilirdim. Yurt dışı seçeneği mümkün olmadığı için, maddi sıkıntılar dolayısıyla, kesinlikle yurt dışına giderdim gibi gerçek dışı bir açıklama yapmak istemiyorum. Ancak yine de psikolojik danışmanlık ve rehberlik alanındaki eğitimimin de burada bittiğini sanmıyorum. Umarım 10 yıl sonrasında dönüp bu yazıyı okuduğumda, bunu gerçekleştiremediğimi görmem.
9- Gelecek planlarından kısaca bahseder misin?
Psikolojik danışmanların her yerde olması gerektiğini savunuyorum ben. Toplumun her kesiminde iyi yetişmiş psikolojik danışmanlara ihtiyaç duyulduğuna eminim ve ben de insan ilişkileriyle iç içe olacağım önümdeki yıllarda. Henüz bir yerden başlama fırsatı bulamadığım için kariyer planlarıma kesin sınırlar belirleyemedim. Ancak bu kesinlikle kararsız olduğum veya kaybolduğum anlamına da asla gelmiyor. Sadece birden fazla fikir üzerine yoğunlaştığımdan dolayı kararlarımda gecikmeler yaşıyorum.
10- Son olarak, mezun olacaklara tavsiyelerin nelerdir?
Yeni gelecekler için kısa bir şeyler söylemek istiyorum öncelikle. Siz ODTÜ’nün bir parçası olacaksınız, bunu asla unutmayın. ODTÜ’de geçirdiğiniz her günü, yeniliklere ve farklı düşüncelere açık olarak geçirmeye hevesli olursanız eğer; emin olun ki kendinizi bir o kadar daha geliştirme fırsatı yakalayabilirsiniz. ODTÜ tek bir sese, fikre veya düşünceye sahip bir okul değildir, farklı düşünceleri ve inançları olan ve bir araya gelmelerine ihtimal dahi vermediğiniz insanların nasıl bir arada dostça yaşadığını her gün göreceksiniz. Bunun karşısında durmaya çalışmaktansa, bunun keyfini çıkarın.
Mezun olmaya hazırlanan arkadaşlarıma; mezuniyetinizin giderek yaklaştığı bu günlerde, çevrelerindeki o eşsiz insanlarla daha fazla birlikte zaman geçirmelerini, ve onlara psikolojik ve fiziksel anlamda sarılmayı gözden geçirmelerini söylemek istiyorum. Burada edindiğiniz arkadaşlıkların aslında en eşsiz olanları olduğunu anlamanız çok da uzun sürmüyor emin olun ki. Eğer fırsatınız varsa ve imkanlarınız izin veriyorsa, mezuniyetten sonra bir süre kendinize izin verin. Sonrasında zor bir süreç sizi bekliyor olabilir. Kendinize ayırdığınız bu sürede, özellikle psikolojik olarak, kendinizi daha iyi hazırlama şansını bulabilirsiniz.
Her zaman işler yolunda gitmeyecek, her günün de güneşli olmadığı gibi. Ancak zaten siz pes etmemeyi bu okuldan mezun olmaya çalışarak öğrendiniz ve pes etmediğinizi de kanıtladınız. Karşınıza çıkabilecek olan zorluklar sizi karamsarlığa sevk edebilir, ancak siz bilinçli bireylersiniz ve çözümler üretmenin her zaman bir yolunu bulabilecek kapasitedesiniz. Yine de her şeyin gönlünüzce olması en büyük temennimdir, çünkü sadece bu ülkenin değil tüm dünyanın sizin gibi bireylere ihtiyacı var ve ihtiyacı olmaya da devam edecek. Unutmayın, bizler dünyayı değiştirebiliriz!