ODTÜ KKK’den Mezun Olduktan Sonraki Hayatım – Gizem Can Atmaca
Merhaba sevgili okuyucu, bu sefer seni kendimle tanıştırıyorum. Mezun bir psikoloğun seçenekleri nedir, kariyeri nasıl şekillenebilir, ve en önemlisi ODTÜ KKK mezunu olmak nasıl bir his, mezuniyetten sonraki hayatım nasıl gidiyor, benim perspektifimden değerlendireceğiz.
İyi okumalar!
2020-2021 mezunuyum ve son yılımı Covid-19 salgını nedeniyle Türkiye’de geçirmeye karar verdim. İmkanlarım evimde kalırken daha geniş olduğu için, okurken aynı zamanda yapabileceğim staj ve iş imkanlarını kovaladım. Vakıflarda online katılabileceğim sorumluluklar aldım. Halen LÖSEV ve Yücel Kültür Vakfındaki görevlerime devam etmekteyim. Aynı zamanda da yüksek lisans araştırmalarımı sürdürüyordum.
Son yılım çok hızlı ve yoğun geçti. Fark ettim ki adım atıp bir şeyler için emek vermedikçe ve dışarıdaki dünyaya dahil olmadıkça, kitapların arasındaki teorik bilgide hapsoluyoruz. Dışarısı da üniversiteniz gibi olmuyor. Biraz daha acımasız ama daha da eğlenceli, çünkü ulaşabileceğiniz sonsuz sayıda seçenek mevcut. Sadece dikkatli bakmak gerek. Okuduğunuz her anı yeni bir şey öğrenerek, bir etkinlikte sorumluluk alarak, araştırma stajlarına katılarak, ve en önemlisi konfor alanınızdan çıkıp hem kendinizi hem de çevreyi keşfederek geçirmeye çalışın.
Mezun olunca eksikliğini belki de en çok hissedeceğiniz şey ilgi alanlarınızda yeterince staj, organizasyon vs. deneyimi yaşamamanız olur. O yüzden söyleyebilirim ki pratikte katılabileceğiniz kadar çok etkinlikte yer almanız, deneyimlemenin büyüleyici dünyasında dans etmeniz ve insanlarla iletişim kurmanız sandığınızdan daha önemli.
Lisans eğitiminiz bittiğinde, her ne kadar yetkili bir psikolog olsanız da bunu daha fazla eğitim veya yüksek lisans ile desteklemeniz son derece kritik -ve alanda çalışmanız için gerekli diyebilirim. Ancak bilin ki lisans eğitiminiz, ODTÜ KKK kalitesiyle kendini pratik çalışma hayatında son derece belli ediyor. Staj deneyimlerimde (klinik, laboratuvar vs.) ve diğer psikoloji mezunları ile yaptığım sohbetlerde, kendi üniversitemde aldığım eğitimin kalitesi gözle görülür derecede ortadaydı.
Yüksek lisans araştırma sürecinde ise kendinizi ret almaya, ancak yılmamaya hazırlamanızı öneririm. Ki bu durum o kadar da kötü sayılmaz. Böylelikle neyi daha çok isteyip neyi istemediğinizi biraz daha sorgulamanıza yardımcı oluyor. Beni en çok zorlayan şey, gerçekten istediğim alanı keşfetmek oldu. Birçok kez karar değiştirdim ve istediğim okul, ülke, alan vs. derken sonsuz seçeneğin arasında sanki hiç istediğim yokmuş gibi hissettim. Ancak kendinize sorular sordukça, başvuru yaptıkça ve alanları keşfettikçe doğru yola yavaş yavaş giriyorsunuz.
Mezun olur olmaz çalışma hayatına yönelmek isteyenler içinse; şirketlerde insan kaynakları pozisyonları, özel okullar, anaokulları, terapi merkezleri veya KPSS sınavına girip devlet hastanelerine atanmak, başlangıç seçeneklerinden birkaçı diyebiliriz. Ancak işe başvuru süreci yorucu ve gerçekten, cv göndermekten bazen daha çok çaba isteyen bir sürece dönüşebiliyor. Önemli olan varmak istediğiniz hedefin inancını içinizde canlı tutmanız. Buna birkaç doğru fırsat denk geldiğindeyse istediğinize kolayca ulaşabiliyorsunuz.
Benim hikayem içinse, ODTÜ KKK’den sonraki hayatım, yüksek lisans başvuru sürecime gerçekten ait olduğumu hissettiğim yeri bulmak üzere sorgulamam ile devam ediyor. Bu esnada zamanımı değerlendirebilmek ve alana dair kendimi formda tutmak için bir psikoterapi merkezinde psikolog olarak çalışmaya başladım. Aldığım birkaç terapi eğitimiyle de bu süreci desteklemeye çalışıyorum. İçinde çalıştıkça daha çok farkına varıyorum ki lisansım üzerine aldığım bir yüksek eğitim olmadan yeterince bilgi ve yeterlilik sahibi olamayacağım. Aynı zamanda da olmamalıyım.
Öğrenmek ve gelişmek bir süreç, ve her zaman aldığım eğitimin bir adım ötesi daha cazip ve gerekli olacak. Bunun farkında olup durmadan, hayatta oldukça yuvarlanmanız gerektiğini asla unutmayın. Neyse ki nereye doğru yuvarlanacağımız bizim elimizde.