Velilerin Gözünden – Ayten BALIKOĞLU
Merhaba arkadaşlar,
Bu yazımda 5 soruyla ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu’nun velimiz Ayten BALIKOĞLU’nun gözünden nasıl gözüktüğünü inceledik. İzmir’den okulumuza gelen velimiz kampusumuzu nasıl bulduğuna dair sorularımızı cevaplandırdı.
1- Çocuğunuzun tercih listesine ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu’nu ekleme fikri nasıl oluştu? Tercih etmeden önce okulumuzla ilgili yeterli bilgilere ulaşabildiniz mi, kısaca bu süreçten bahseder misiniz?
Bu tamamen kızımın fikriydi. Çeşitli araştırmalar yapmış ve edindiği bilgileri bizimle paylaşmıştı. ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu’nun eğitim kalitesini ve eğitim dilinin %100 İngilizce olduğunu öğrenince istediği bilgisayar mühendisliği yönünde tercihte bulunduk. Tercih sürecinde daha çok bilgilendirilmeyi isterdim. Ankara ODTÜ bünyesinde ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu’na yönelik soruları yanıtlayacak, sıkıntıya düştüğümüzde sık sık başvurabileceğimiz ve Türkiye içi telefon numaraları olan bir birimin olması, ODTÜ Tercih Fuarlarına katılmamış bizim gibi aileler için önemli bir destek sağlayacaktır.
2- Kıbrıs’ı ve kampusumuzu ziyaret etme şansınız oldu. İzlenimlerinizden bahseder misiniz?
Kampus alanının oldukça geniş olmasına rağmen okul ve yurt binalarının bir bölgede toplanmış olması öğrenciler için ulaşım yönünden büyük bir kolaylık. Yemekhane, kantin ve kafe tarzı işletmelerin ve buralardaki çalışanların bir denetime tabi olması da yiyeceklerin hijyen ve sağlık yönünden kontrollerinin yapıldığı yönünde içimizi rahatlatıyor. Sağlık hizmetlerinin verildiği Mediko da kolay ulaşılabilir ve ihtiyacı karşılar durumda gözüküyor. Kütüphanenin yanı sıra yurt binalarında ve odalarında çalışma salonlarının bulunması, çalışabilecekleri ortamların çeşitliliği açısından memnuniyet verici. Kampus, yüzme havuzu, spor tesisleri ve begonvilleriyle adeta bir yazlık site görünümünde. Yer yer ağaçlar altına koyulmuş banklar doğayla iç içe bir ortamda ve sohbet edebilecekleri alanlar sağlıyor. Kampusa, öğrencilere bitse de gitsek değil aksine iyi ki buradayım dedirtme arzusuyla emek verildiği açık. Öğrencilik yılları da yaşamlarının önemli bir bölümünü kapsıyor. Böyle huzurlu bir yaşam alanının ileriki yaşlarına güzel anılar biriktirmelerine vesile olacağını düşünüyorum. Bu bağlamda emeği geçen herkese teşekkür ederim.
3- Çocuğunuzu KKTC’de okutma fikrine ilk başta ön yargılı yaklaştınız mı? Ziyaretinizden sonra düşüncelerinizde ne gibi değişiklikler oldu?
Kızım, bu düşüncesini bizimle paylaştığında hiç istemedim. Ülke dışına çıkacak olması ve Kıbrıs ile ilgili kulaktan duyma bazı olumsuz düşünceler onun için endişe duymamıza neden oluyordu. Hem mesafeler hem de bu duyduğumuz olumsuzlukların onun akademik başarısına iyi gelmeyeceğini düşünüyorduk. Kızım bizi bu konuda ikna etmek için çok çaba sarf etti. Biz de ona olan güvenimizle burada okuma fikrine daha sıcak bakmaya ve araştırma yapmaya başladık. Burada geçirdiği zamanının ardından iyi ki böyle bir karar verme konusunda bizi ikna etmiş diyoruz.
4- Kampusumuzdan bir öğretim görevlisiyle sohbet etme şansınız oldu mu?
Maalesef olmadı, umarım bir sonraki gelişimde böyle bir olanağı bulabilirim. Şimdiye kadar kızımla konuşmalarımız sebebiyle akademisyenleri hakkında bilgi bakımından donanımlı, iletişime açık ve sosyal yönü gelişmiş insanlar olduğu yönünde kanaat oluştu. Kaygının belleği puslandırdığı ve beyin korteksinin bilgiyi inhibe ettiğini düşünürsek, mutsuz ortam ve kaygı öğrenmenin önündeki en büyük engel. Bu bağlamda öğrencilere karşı olumlu tutum içinde iletişime açık olmaları, öğrenciyi destekleyip yüreklendirici tavır sergilemeleri çok güzel.
5- Son olarak, buradan diğer velilerimize bir tavsiye/mesaj verebilir misiniz?
Burada edinecekleri bilgi ve donanım ile ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu’ndan mezun olmak hem çocuğumuz hem ailemiz için çok değerli ancak eğitim dilinin tamamen İngilizce olması, anadillerinde eğitim görmekten daha üstün bir emek gerektiriyor. Çocuğumuzun da bu ekstra emeği sarf etmeye gönüllü olması şart. Okuduğu bölümü seviyor ve istiyorsa bu fazladan emeği sarf etmekte zaten tereddüt etmeyecektir. Bunun için de en önemlisi kendi istediği okulda ve bölümde eğitim görmesi. Aksi halde, emekliliği 65 yaş olarak düşünürsek çocuklarımıza istemedikleri bir mesleği ömürleri boyunca ifa etmek gibi bir yük yüklemiş olacağız. Hayatları için böyle önem arz eden bir kararın belirleyicisi olmalarına fırsat tanımamız gerektiğini düşünüyorum. Son olarak da zorlu üniversite hayatlarında tüm evlatlarımıza başarılar dilerim, yolları açık olsun.