Merve BİLGİÇ
Merve Bilgiç
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler – 2013 Mezunu
Merhaba arkadaşlar!
Bugün Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü mezunlarından Merve Bilgiç ile deneyimleri ve mesleki hayatı hakkında güzel bir röportaj yaptım. Bol içerikli, bilgilendirici bir röportaj oldu, umarım bölümümüze katılmak isteyen ve mezuniyetinden sonra neler yapabileceğini düşünen arkadaşlarıma yardımcı olur. Deneyimlerini bizimle paylaştığı için kendisine tekrar teşekkürlerimi sunuyorum.
1- Öncelikle kendinden bahseder misin?
Ben 2013 Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler mezunlarından Merve Bilgiç. ODTÜ’lü olmanın katkılarını mezuniyetimden sonra hissettim ve hala hissetmeye devam ediyorum. Şu anda Ford Otosan’da Satış Pazarlama departmanında çalışıyorum. Geçen yıl Haziran ayında Galatasaray Üniversitesi Finansal Ekonomi yüksek lisansımı bitirdim.
2- ODTÜ KKK’dan mezun olmak sana neler kazandırdı?
ODTÜ’lü olmak her zaman hayalimdi, hayalimi gerçekleştirmek içinse en iyi ortamı bana ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu sundu. Bölümüme en yüksek puanla girmiş, tam burslu bir öğrenci olarak ODTÜ’lü olmanın haklı gururunu hep yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum. Hayatta verdiğim en iyi karar bu okulu seçerek kaliteli eğitim almak oldu. ODTÜ’nün eğitiminin yanı sıra, hocalarıyla bir arada olma fırsatı vermesi, güzel dostluklar kazandırması ve İngilizceyi en iyi şekilde öğretmesi, tam donanımlı bir şekilde mezun olmamı sağlamıştır.
3- İşe girme ve yüksek lisansa kabul alma süreçlerinden bahseder misin?
Ford Otosan’ın işe giriş mülakatı ve değerlendirme merkezi zorlu bir süreçti. Yarım gün boyunca çeşitli sınav ve mülakatlara tabi tutulduk. 50 soruluk genel kültür sınavının ardından, bireysel ve grup sunumu yapıldı. Hem ürettiğimiz fikirler hem de sunum yapma kabiliyetimiz ölçüldü. Bir hafta sonra değerlendirme merkezinden geçtiğimi ve İngilizce mülakatına davet edildiğimi öğrendim. Yazılı ve sözlü İngilizce mülakatından sonra, şu anki insan kaynakları departmanı yöneticim beni görüşmek üzere davet etti. Yöneticimin de onayından geçtikten sonra referans görüşmesi yapıldı ve ardından aranarak işe kabul aldığımı öğrendim. Tüm bu beş haftalık süreçte okulumun bana katkısını hissetmemek mümkün değildi. Yaptığım sunumların, yazılı sınavların ve İngilizce mülakatımın başarısını ODTÜ gibi dünya sıralamasına girmiş sayılı üniversitelerden birinden mezun olmam sayesinde başarmıştım.
Yüksek lisansa çalışırken devam etme kararı almıştım. Haftanın 5 günü bir yıllık hızlandırılmış programla Galatasaray Üniversitesi Finansal Ekonomi’ye başladım. Bu bölümü seçmemdeki en büyük etken okuduğum bölümün yanı sıra iktisat alanına da ayrı bir ilgim olmasıydı. Kabul alma sürecinde genel kültür ve İngilizce testlerinin yanı sıra akademik kadroyla da mülakat gerçekleştirdik. Mülakat sırasında akademisyen jüri hocalardan biri, ODTÜ sıralarında en değer verdiğim hocalarımdan biriyle arkadaş olduğunu ve okulumun çok kıymetli bir eğitimi olduğunu belirtmişti. Yüksek lisansa kabul almasam bile hissettiğim gurur paha biçilemezdi. Aradan bir hafta geçtikten sonra da kabul aldığımı öğrendim.
4- Bu süreçte mezun olduğun not ortalamasının katkısı oldu mu?
Okuldan mezun olduğum not ortalamam yüksek lisansa kabul almamda tabii ki etkili oldu. Belirli bir ortalamanın altındaysanız başvuru bile yapamıyorsunuz. Aynı etkiyi işe başlama süreci için söyleyemeyeceğim. İşe başlarken okulumun kalitesi, İngilizce seviyem ve almış olduğum dersler daha etkili oldu diyebilirim.
5- İş hayatında ve bulunduğun üniversitede karşılaştığın zorluklardan veya sana ilginç gelen olaylardan bahsedebilir misin?
İş hayatının bana öğrettiği ve bizim de başarılı olmak için uygulamamız gereken en önemli şeyin sabretmek olduğunu düşünüyorum. Rekabetin çok zorlu olduğu iş hayatında, başarılı olmak için sadece kendinle savaşman gerektiğine inanıyorum. İş hayatının en başında profesyonel olmayı, tüm işlerinizi zaman yönetimi ile sıraya koymayı ve bunların yanında insan ilişkilerinizi kuvvetli tutmayı öğreniyorsunuz. Ancak, yine bu noktada okulumun bana katkıda bulunduğu iki konuyu söylemeden edemeyeceğim. Hem sunum yapmak, hem de okulda az kişilik sınıflarda interaktif olmak iş hayatında da bana çok yardımcı oldu ve olmaya devam ediyor.
ODTÜ’de okurken 3. sınıfta Erasmus programıyla Almanya’ya gitmemle yurtdışında da eğitim alma imkanı buldum. Lisans derslerinin Almanca olmasından dolayı, bulunduğum süreçte dünyanın birçok farklı ülkesinden gelen öğrencilerle birlikte ders alma fırsatı yakaladım. Farklı kültürleri tanımak ve bu insanlarla birlikte yaşamak, hiçbir zaman unutamayacağım deneyimler edinmemi sağladı. Okulda yaşadığım bir anı var ki her yerde anlatmaktan gurur duyarım. Almanya’da başka üniversiteden misafir gelen hocaların iki-üç günlük ders vermelerine seminer dersleri deniyor. Bu derslerden birini alırsanız iki gün boyunca interaktif bir eğitimin ardından sene sonunda yazacağınız akademik ödev ve performanstan not alıyorsunuz. Derse gelmeden önce hoca herkese sunum yapması için bir konu dağıttı. Ancak ben Erasmus öğrencisi olduğum için benim e-mail kutum tanımlanmamış ve hocanın attığı makale bana ulaşmadı, ben de listedeki sıraya göre bana hangi makale denk geliyorsa onu okuyarak sunum yapacaktım. Ancak ertesi gün derse beş dakika geç kalınca, hocam beni tüm sınıfın ortasında Türkiye’deki eğitim sisteminin disiplinsizliği konusunda eleştirdi. Ben tüm eleştirilerini sessizce dinledikten sonra sunumumu yapmak için yerimi aldım. Ancak yanlış makaleyi okuyacak olmamdan dolayı da tekrardan azar işittim. Makaleyi sunmaya başlamıştım ki, hocamın dikkatli bakışları beni gerçekten şaşırtmaya başladı. Ders çıkışında beni yanına çağırdı. “Merve senden özür dilerim, sınıfta en iyi iki sunumdan biri senindi” dediğinde o dakikaya kadar hiç konuşmayan ben o dakikadan sonra hocama, Türkiye’nin en iyi okulu ODTÜ’den geldiğimi söyledim ve “Disiplinin ne demek olduğunu akademik çalışmalarımızdan anlayabilirsiniz” diye ekledim. O saatten sonra bana hem makalemin gidişatında yardımcı oldu hem de Türkiye’de bana referans olmak konusunda her zaman yanımda oldu. Bu olayı hiçbir zaman unutamadım, okulumun adını her yerde dile getirmekten gurur duyuyorum.
6- Bulunduğun sektörle ve yüksek lisans için seçtiğin alanla ilgili, bu alanlara yönelmek isteyen öğrenciler için ne söylemek istersin?
Türkiye’nin en önemli ve en büyük otomotiv firmalarından birinde çalışıyorum. Otomotiv sektörü dünyada ve Türkiye’de her zaman en önemli sektörlerin başında gelmiştir. En büyük sektörlerden biri olmaya da inovasyona ve teknolojiye ayak uydurarak devam edeceğine inanıyorum. Gelecekte olması planlanan elektrikli arabalar ve uçan arabalar, bunlara eklenebilecek sayısız mobil gelişmeyi uygulamaları sektörü canlı tutmaya yetecektir. Bu kadar yeniliğe açık bir sektör olduğunu vurgularsak, birçok yeni mezun arkadaşımızın çalışmak için can atacağı bir alan olduğunu düşünüyorum.
Yüksek lisansta seçmiş olduğum Finansal Ekonomi bölümünün birçok şirkette satış, pazarlama ve finans departmanlarında çalışmak için büyük bir fırsat yaratacak bir alan olduğuna inanıyorum. Özellikle departmanların kendi içerisindeki analiz uzmanlığı bölümü, ekonomi ve matematiğin uzmanlığını isteyen pozisyonlardan biridir. Bu sebeple, satış, pazarlama ve finans departmanlarından birinde çalışmak isteyen arkadaşlarımız için okunabilecek en ideal bölümlerden biri olduğunu düşünüyorum.
7- Okul hayatında düşündüğün kariyer planlarına sadık mı ilerliyorsun yoksa tamamen farklı alanlara mı yöneldin?
Okul hayatımdayken planladığım alanlardan biri ekonomi ve pazarlama idi. Şu an istediğim bölümlerin birinde uzman olarak çalışıyorum. Ancak iş hayatının başında genelde insan kendini yeni keşfetme döneminde oluyor. Şu anda benim için tecrübe etme dönemi. İşin biraz daha uzmanı olduktan sonra, başka departmanlardaki pozisyonları da kendime alternatif olarak düşünmeye başlayacağım.
8- Tekrar mezun olduğun güne geri dönsen, kariyerin için neyi/neleri farklı yapardın?
Mezun olduğum güne geri dönersek, yüksek lisansımı mezun olur olmaz yapardım sanırım. Çünkü çalışırken yüksek lisans yapmak beni gerçekten çok zorladı. Ancak bunun dışında yine her şey aynı düzende olurdu. İş hayatını deneyimlemek için, tüm çabalarımla yine iş aramaya girer ve kendime en uygun pozisyonu bulmak için çaba sarf ederdim.
9- Gelecek planlarından kısaca bahseder misin?
Gelecek planım; her ne pozisyonda çalışırsam çalışayım, kendimle savaşımı kaybetmeden son hız kariyer basamaklarını atlamak olacaktır. Bulunduğum sektörün ve pozisyonun en iyisi olmak için elimden geleni her zaman yapmaya devam edeceğim. Bu haklı başarımın arkasında da her daim okulumun da olduğunu unutmadan, başarılı bir kariyer planlaması uygulamak hedeflerimin arasındadır.
10- Son olarak, mezun olacaklara tavsiyelerin nelerdir?
Yeni mezun arkadaşlarıma vermek istediğim en önemli mesaj, ODTÜ ruhunun kazandırdığı özgüveni hiç kaybetmeden devam ettirsinler. Görecekler ki, iş hayatlarında her zaman onlara katkısı olmuş ve olmaya devam edecek. Belki ilk iş mülakatlarında çok fazla olumsuz bildirim alacaklar, ancak en sonunda haklarıyla başarıyı elde edeceklerinden şüpheleri olmasın. Önemli olan şeyin vazgeçmeden çabalamak olduğunu düşünüyorum. Yeni mezun arkadaşlar çalışmak istedikleri alanı belirledikleri zaman, sadece odaklanmaları gerektiğini unutmasınlar. En sonunda çok istedikleri o işi elde ettiklerinde, aslında bunun için ne kadar emek harcadıklarını ve buna değdiğini fark edeceklerdir. Ek olarak, mezun oldukları alanın dışında farklı bir alana yönelmek isterlerse bu durumdan korkmasınlar, risk alınmadığında istenilen başarı hiçbir zaman gerçekleşmiyor!